Neden Parçacık Fiziği?
Parçacık fiziği, evrene bakış açımızı devrimsel bir şekilde kökten değiştirdi. Bununla birlikte, bilimin pekçok farklı alanlarına ciddi katkılar sağladı, günlük yaşantımızda vazgeçilmez değişimlere sebep oldu ve teknolojimizi her alanda daha ileriye taşıyacak yeni nesil bilim adamları yetiştirdi.
Parçacık
fiziği ile ilgilenenler için şöyle bir analoji kullanabiliriz:
Bir insanın Everest tepesine tırmanması günlük yaşamında
gerekli veya faydalı bir şey midir? Ne kadar enteresan olursa
olsun, tabii ki ilk bakışta gereksiz bir gayret olarak görünür.
Fakat içinde nefes alınabilir ve su geçirmez giysiler ilk olarak
bu tür dağ tırmanışları için geliştirildi ve şimdi
fabrikasyon yoluyla kolayca ulaşılabilir ürünler haline geldiler.
Bu,
insanoğlunun tarzıdır. Meydan okumaları seviyoruz ve her yeni
meydan okuma, her aşılan engel, beraberinde pekçok keşif ve uzun
süreli faydayla birlikte geliyor. Evreni anlama gayretiyle harcanan
emekler ve kaynaklar da, başka alanlarda dolaylı ilerlemelere ve
olaylara bambaşka açılardan bakabilen yeni nesil bilim
insanlarının yetişmesine sebep oluyor. İşte tam da bu yüzden,
parçacık fiziği veya yüksek enerji fiziği çalışmaları hayati
bir role sahiptir. Fizikçiler yeni şeyleri ölçmeye başladığında,
gerekli ekipman için ellerinde genelde bir katalog olmaz; kendi
ekipmanlarını kendileri yapmak zorundadır.
Günlük
Hayatta Uygulamalar
Bugün,
parçacık fiziği araçları - karmaşık hızlandırıcılar,
hassas dedektörler, devasa dijital hesaplama ağları, yüksek
miktarda veri depolama aygıtları - medeniyetimizin ilerlemesinde
küresel bir etkiye sahip ve fark etmesek de hali hazırda
vazgeçilmez katkılarda bulunmaktadır.
Çünkü
parçacık fiziği büyük sorular soruyor, tüm bilim tarihinin en
büyük sorularını... cevaplar içinse daha yeni, daha büyük, daha yetenekli
ekipmanlara ihtiyaç duyuyoruz.
Çoğu
insan parçacık fiziği ile geliştirilen teknoloji ile dirsek
temasındadır. Mesela bir medikal öğrencisinin kıymetli vaktinin
büyük kısmı teşhis sürecinde kullanılan cihazlar hakkında
öğrenmekle geçiyor. Lazer tedavisinden, pozitronyuma, Röntgen'e
kadar teşhis ve tedavide kullanılan sayısız yöntem parçacık
fiziği yolculuğumuzda bulduğumuz kıymetli madenler gibidir.
Onlarca yıl boyunca, parçacık fiziği araştırmaları, çarpışma
sonucu açığa çıkan yeni parçacıkların izini sürmeye
odaklandı. Benzer bir tür iz sürme, bilgisayar tomografisinde, MR
ve PET taramalarında hekimlerin, hastanın vücudunun içindeki
arızanın tam olarak ne olduğunu fark etmesi için kullanılıyor.
Günlük Hayatta Uygulamalar
Bugün, parçacık fiziği araçları - karmaşık hızlandırıcılar, hassas dedektörler, devasa dijital hesaplama ağları, yüksek miktarda veri depolama aygıtları - medeniyetimizin ilerlemesinde küresel bir etkiye sahip ve fark etmesek de hali hazırda vazgeçilmez katkılarda bulunmaktadır.
Çünkü parçacık fiziği büyük sorular soruyor, tüm bilim tarihinin en büyük sorularını... cevaplar içinse daha yeni, daha büyük, daha yetenekli ekipmanlara ihtiyaç duyuyoruz.
Çoğu insan parçacık fiziği ile geliştirilen teknoloji ile dirsek temasındadır. Mesela bir medikal öğrencisinin kıymetli vaktinin büyük kısmı teşhis sürecinde kullanılan cihazlar hakkında öğrenmekle geçiyor. Lazer tedavisinden, pozitronyuma, Röntgen'e kadar teşhis ve tedavide kullanılan sayısız yöntem parçacık fiziği yolculuğumuzda bulduğumuz kıymetli madenler gibidir. Onlarca yıl boyunca, parçacık fiziği araştırmaları, çarpışma sonucu açığa çıkan yeni parçacıkların izini sürmeye odaklandı. Benzer bir tür iz sürme, bilgisayar tomografisinde, MR ve PET taramalarında hekimlerin, hastanın vücudunun içindeki arızanın tam olarak ne olduğunu fark etmesi için kullanılıyor.
Pek çok tedavi yöntemi parçacık fiziğini anlamada
kullanılan sinkrotron denilen hızlandırıcı teknolojilerden
esinlenmiştir. Bu hızlandırıcı temelli cihazlar, inanılmaz
yoğunlukta X-ışınları üretebilmekte ve bu sayede virüslerin,
hastalık kaynağı mutasyonların yapıları görülebilmekte, ilaç
yapımındakullanılacak moleküller taranabilmekte ve kullanıma
sunulacak en uygun yapı belirlenebilmektedir. Her
yıl dünya çapında 10bin'den fazla hastanede, onmilyonlarca insan
X-ışını, proton ve iyon terapileriyle kanser hastalıklarına
çare arayışındadır. Tüm bunlar parçacık fiziğinin
yansımalarıdır.
Hızlandırıcılara
malzeme tedarik eden şirketler tarafından, daha büyük miktarda
veri depolanması, parçacık izlerinin daha kesin şekilde
belirlenmesi, daha hızlı işlem yapmaları ve daha küçük yer
işgal etmeleri için geliştirilen yarı-iletken teknolojisi;
bilgisayarlarımızda, tabletlerimizde ve akıllı telefonlarımızda
her geçen gün daha bağımlı olarak kullandığımız şeylerdir.
Dokunmatik ekran teknolojisinin ilk olarak CERN'de 1970'lerin başında
kullanıldığını biliyor muydunuz? İnternet teknolojisinin yine
CERN'deki çarpıştırmalar sonucunda elde edilen verinin fizikçiler
tarafından paylaşılması için geliştirilen bir yöntem olduğunu
biliyor muyuz? Dahası, biyolojide, kimyada, malzeme bilimlerinde ve
bilgisayar teknolojilerinde parçacık fiziğinin sayılamayacak
kadar çok etkisi olmuştur. Bir de hiç bilinmeyen başka bir
örnek... Amerika'daki bir parçacık fiziği laboratuarı -Fermilab-
tarafından geliştirilen "Scientific Linux" isimli bir
işletim sistemi, güvenli, sade, hızlı olmasından dolayı dünya
çapında 10milyon akademisyen tarafından ücretsiz olarak indirilmiştir ve biyolojiden malzeme
fiziğine kadar geniş bir yelpazede kullanılmaktadır.
Her
zaman açıkça görmesek de, parçacık fiziği yaşantılarımızı
daha kaliteli hale getirdi. Parçacık
Fizikçilerinin adına aşina olduğu SLAC Ulusal HIzlandırıcı
Laboratuarında Michael Peskin, "İnovasyonlar temel fizik
araştırmalarından geliyor çünkü gittiğimiz yol bizi, çözümü
sanatın da ötesinde olan, "imkansız" problemleri çözmeye
sürüklüyor" diyor ve ekliyor: "Bu cevapları bulma
tutkusu, bilimin en önemli problemleriyle yüzleşme zorunluluğundan
kaynaklanıyor. Ulaşılan çözümler de diğer her branşta
uygulama alanı buluyor."
Parçacık
fiziğinde insanlar bilinmeyenlere nasıl yaklaşacağını, kendi
ekipmanını nasıl oluşturacağını ve asla vazgeçmemeyi
öğreniyor. Korkunç miktarlarda veri kümeleriyle nasıl başa
çıkacaklarını, büyük kolaborasyonlarda dünyanın her yerinden
bilim adamlarıyla nasıl çalışacaklarını biliyor. Mesela,
SLAC'ta data analizi grubundan Jerome Friedman, elindeki datadan
faydalı bilgi elde etmek için içlerinde eBay, Yahoo, IBM ve Ford
gibi isimlerin olduğu 25 şirketle ortak çalışma yürütmek
durumunda kalmış. Çünkü elinizde çok büyük miktarlarda veri
varsa, öyle bir algoritmaya sahip olmalısınız ki, verinin farklı
kısımlarında neyi nasıl bulacağınızı ve ne şekilde
arayacağınızı öngörebilesiniz. Yeni data eklendiğinde de
böylece elinizde hazır tahminler bulunur ve işler hızlanır. GRID
ve Cloud inisiyatifleri, büyük verileri saklama ve işlemede
kullanılmak üzere tıpkı "World Wide Web" gibi bilimsel
araştırmalar için tasarlanmışsa da hızla ticarileşmişler ve
45milyar dolar gibi bir değere ulaşmışlardır.
Şimdiye
kadar parçacık fizikçileri doğayı oluşturan en temel
parçacıkları ve aralarındaki etkileşimleri öğrendiler. Bu da
bu temel yapıları kullanarak yeni malzemeler, yeni uygulamalar ve
yeni endüstri alanları oluşturmamızı sağladı. Dünya çapında
15,000 parçacık fizikçi, doğrudan bilimsel araştırmanın
içindedir. Çok daha fazlası, bilgisayar, iş dünyası, finans,
sağlık, eğitim, kominikasyon ve uzay endüstrileri gibi farklı
branşlara katkı sağlamaktadır. Tüm Dünya'da 30,000
hızlandırıcı, tıp, endüstri, enerji, çevre, ulusal güvenlik
ve bilimsel araştırma amacıyla aktif durumdadır. Sadece
Amerika'da son 10 yılda parçacık fiziği üzerine 2000'den fazla
doktora çalışması tamamlanmıştır. Maalesef bu sayı ülkemizden
iki mertebe fazladır.
Tabii
ki, parçacık fiziğinin birincil amacı evreni anlamak ve nesneleri
tanımlamaktır. Geçtiğimiz son 50 yılda parçacık fizikçileri
evrenin bilinen kısmını en küçükten en büyük ölçeğe kadar
"Standard Model" adıyla formülize ettiler. Temel
parçacıkları ve bu parçacıkların arasındaki temel
etkileşimleriyle Standard Model, görünen tüm evreni çok başarılı
bir şekilde tarif eder. Laboratuarda keşfedilen her parçacığın
bu modelde yeri vardır ki bu büyük bir başarıdır. Ancak henüz
keşfedecek çok şey var. Evrenin %95'inden fazlasını
oluşturduğunu düşündüğümüz karanlık madde ve karanlık
enerji orada öylece açıklanmayı bekliyor. Evrenin büyük
patlamadan bu yana oluşumunda temel bir rol üstlenen nötrinoların
davranışları üzerine hala cevaplanmamış sorular mevcut. Evrenin
doğuşu ve gelişimi hakkındaki anlayışımızı derinden
etkileyeceği düşünülen ekstra boyutlar kavramı da izah edilmesi
gereken bilinmeyenlerden... ve tüm bunlar aysbergin görünen kısmı!
Not:
Parçacık fiziği hakkında konusunda uzman kişilerle yapılmış
mini söyleşiler için güzel bir youtube hesabı var:
http://www.youtube.com/watch?v=J26v-ikmNeg&list=PLVuf4hejm7rWnVsRcULB6wlrW3k6klOes
Pek çok tedavi yöntemi parçacık fiziğini anlamada kullanılan sinkrotron denilen hızlandırıcı teknolojilerden esinlenmiştir. Bu hızlandırıcı temelli cihazlar, inanılmaz yoğunlukta X-ışınları üretebilmekte ve bu sayede virüslerin, hastalık kaynağı mutasyonların yapıları görülebilmekte, ilaç yapımındakullanılacak moleküller taranabilmekte ve kullanıma sunulacak en uygun yapı belirlenebilmektedir. Her yıl dünya çapında 10bin'den fazla hastanede, onmilyonlarca insan X-ışını, proton ve iyon terapileriyle kanser hastalıklarına çare arayışındadır. Tüm bunlar parçacık fiziğinin yansımalarıdır.
Hızlandırıcılara malzeme tedarik eden şirketler tarafından, daha büyük miktarda veri depolanması, parçacık izlerinin daha kesin şekilde belirlenmesi, daha hızlı işlem yapmaları ve daha küçük yer işgal etmeleri için geliştirilen yarı-iletken teknolojisi; bilgisayarlarımızda, tabletlerimizde ve akıllı telefonlarımızda her geçen gün daha bağımlı olarak kullandığımız şeylerdir. Dokunmatik ekran teknolojisinin ilk olarak CERN'de 1970'lerin başında kullanıldığını biliyor muydunuz? İnternet teknolojisinin yine CERN'deki çarpıştırmalar sonucunda elde edilen verinin fizikçiler tarafından paylaşılması için geliştirilen bir yöntem olduğunu biliyor muyuz? Dahası, biyolojide, kimyada, malzeme bilimlerinde ve bilgisayar teknolojilerinde parçacık fiziğinin sayılamayacak kadar çok etkisi olmuştur. Bir de hiç bilinmeyen başka bir örnek... Amerika'daki bir parçacık fiziği laboratuarı -Fermilab- tarafından geliştirilen "Scientific Linux" isimli bir işletim sistemi, güvenli, sade, hızlı olmasından dolayı dünya çapında 10milyon akademisyen tarafından ücretsiz olarak indirilmiştir ve biyolojiden malzeme fiziğine kadar geniş bir yelpazede kullanılmaktadır.
Her zaman açıkça görmesek de, parçacık fiziği yaşantılarımızı daha kaliteli hale getirdi. Parçacık Fizikçilerinin adına aşina olduğu SLAC Ulusal HIzlandırıcı Laboratuarında Michael Peskin, "İnovasyonlar temel fizik araştırmalarından geliyor çünkü gittiğimiz yol bizi, çözümü sanatın da ötesinde olan, "imkansız" problemleri çözmeye sürüklüyor" diyor ve ekliyor: "Bu cevapları bulma tutkusu, bilimin en önemli problemleriyle yüzleşme zorunluluğundan kaynaklanıyor. Ulaşılan çözümler de diğer her branşta uygulama alanı buluyor."
Parçacık fiziğinde insanlar bilinmeyenlere nasıl yaklaşacağını, kendi ekipmanını nasıl oluşturacağını ve asla vazgeçmemeyi öğreniyor. Korkunç miktarlarda veri kümeleriyle nasıl başa çıkacaklarını, büyük kolaborasyonlarda dünyanın her yerinden bilim adamlarıyla nasıl çalışacaklarını biliyor. Mesela, SLAC'ta data analizi grubundan Jerome Friedman, elindeki datadan faydalı bilgi elde etmek için içlerinde eBay, Yahoo, IBM ve Ford gibi isimlerin olduğu 25 şirketle ortak çalışma yürütmek durumunda kalmış. Çünkü elinizde çok büyük miktarlarda veri varsa, öyle bir algoritmaya sahip olmalısınız ki, verinin farklı kısımlarında neyi nasıl bulacağınızı ve ne şekilde arayacağınızı öngörebilesiniz. Yeni data eklendiğinde de böylece elinizde hazır tahminler bulunur ve işler hızlanır. GRID ve Cloud inisiyatifleri, büyük verileri saklama ve işlemede kullanılmak üzere tıpkı "World Wide Web" gibi bilimsel araştırmalar için tasarlanmışsa da hızla ticarileşmişler ve 45milyar dolar gibi bir değere ulaşmışlardır.
Tabii ki, parçacık fiziğinin birincil amacı evreni anlamak ve nesneleri tanımlamaktır. Geçtiğimiz son 50 yılda parçacık fizikçileri evrenin bilinen kısmını en küçükten en büyük ölçeğe kadar "Standard Model" adıyla formülize ettiler. Temel parçacıkları ve bu parçacıkların arasındaki temel etkileşimleriyle Standard Model, görünen tüm evreni çok başarılı bir şekilde tarif eder. Laboratuarda keşfedilen her parçacığın bu modelde yeri vardır ki bu büyük bir başarıdır. Ancak henüz keşfedecek çok şey var. Evrenin %95'inden fazlasını oluşturduğunu düşündüğümüz karanlık madde ve karanlık enerji orada öylece açıklanmayı bekliyor. Evrenin büyük patlamadan bu yana oluşumunda temel bir rol üstlenen nötrinoların davranışları üzerine hala cevaplanmamış sorular mevcut. Evrenin doğuşu ve gelişimi hakkındaki anlayışımızı derinden etkileyeceği düşünülen ekstra boyutlar kavramı da izah edilmesi gereken bilinmeyenlerden... ve tüm bunlar aysbergin görünen kısmı!
Yorumlar
Yorum Gönder