Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

CERN'DE NELER OLUYOR?

Resim
İnternette ve televizyonda bazen öyle konuşmalarla, öyle yazılarla karşılaşıyoruz ki bunlar, bilim adamlarının çok ciddi bir halkla ilişkiler çalışmasına ihtiyacı olduğunu düşündürtüyor. Geçen gün alanında son derece saygın bir profesörün yazısında, CERN'deki fizikçilerin gizlediği müdhiş bilgiler olduğundan, ışıktan hızlı foton telapisi gibi şeylerden bahsettiğini okuyunca çok şaşırdım. Bir konunun uzmanı, fiziğin pekala cahili olabiliyormuş demek ki. O yüzden CERN'de ne tür deneyler yapıldığına dair bazı bilgiler vermenin, spekülasyonların önüne geçmek için bilinçli insanlara bir malzeme vermek açısından faydalı olacağını düşündüm. CERN, 50 yıllık badanasız boyasız binaları barındıran, biraz da İsviçre'li mantığıyla, çalışan bir şey fonksiyonunu eda ettiği sürece dokunulmayan, değiştirilmeyen, israfın ve göz boyamanın olmadığı, dünyanın en komplike yazılım ve donanım sistemiyle inanılmaz miktardaki veriyi inanılmaz bir hızla süzüp, aradığı bilgiyi kaydeden dünyanın

Dünyanın En Hızlı Süperbilgisayarı Beynimizin Sadece %1 Kapasitesine Ulaştı

Resim
Süperbilgisayarlar, çok büyük sayılarda hesaplama gerektiren kuantum mekaniği, iklim çalışmaları, petrol ve gaz aramaları, Kuantum Renk Dinamiği örgü modelleri, aerodinamik, moleküler modelleme gibi farklı alanlarda yapılan simülasyonlar için kullanılan çok hızlı işlem yapabilen dev bilgisayarlardır. Fakat devasa bütçelerine ve korkunç boyutlarına rağmen bir insan beyni olmaktan henüz çok uzaktalar... İnsan beyninin ne kadar karmaşık bir varlık olduğunu defalarca kez duymuşsunuzdur. Japon ve Alman bilimadamları, beynimizin ne denli büyük bir kapasiteye sahip olduğunu anlamamızı kolaylaştıracak somut bir çalışmaya imza attılar. Dünyanın en güçlü bilgisayarlarından biri olan ve tam 83.000 işlemcisi olan Fujitsu K'yı kullanarak bir saniyelik beyin aktivitemizin %1'ini taklit etmeyi başardılar... ve bu işlem tam 40 dakika sürdü. İnsan beyninin kapasitesine bilgisayarların yetişebilmesinin önündeki en büyük engel, kaplayacağı hacimle ilgilidir. İnsan beyninde 2

Serendipity

Resim
Serendipity kelimesi, İngilizce'den tercümesi en zor olan kelimeler arasında gösterilen [1], hoş tınısıyla ve sempatik anlamıyla çoğu insanın en sevdiği sözcüklerden biridir. Anlamına gelince; dediğim gibi, çevirmesi gerçekten zor. Yavan sözlüklere bakınca çok kaba bir şekilde "tesadüf" olarak çevrildiğini görsek de, taşıdığı anlam buna biraz uzaktır. Yine sözlüklerde gezindiğimizde "hoş tesadüf", "beklenmedik anda gelen mutluluk verici kaza" gibi ifadelerle anlatılmaya çalışıldığını görürüz. Türk Dil Kurumundan ve farklı sözlüklerden "birbirine uyma, uygun gelme, zarif bir şekilde uyum içinde olma" ve "anlamlı, bilgece amaçlarla birbirine yakışma ve birbiriyle ilintili olma" anlamları verildiğini görürüz.  Serendipity kavramı sanat eserlerinde de sıkça işlenen bir konu olagelmiştir. Popüler bir örnek vermek gerekirse, baş rollerinde John Cusack ve Kate Beckinsale'in oynadığı, 2001 yapımlı "Serendipity" isimli fil

Atom Altı Parçacıkların Kütleleri ve Vakum

Resim
Einstein'ın o meşhur E=mc^2 formülüne neredeyse ikokul öğrencileri bile aşinadır. Bu formül kütlenin enerjiye dönüşebileceğini, bu dönüşüm bir şekilde gerçekleştiğinde ise ne büyük miktarda enerji açığa çıkacağını anlatır. Bir miktar m kütleli durgun maddenin ışık hızı c'nin karesiyle çarpıldığında - ki ışık hızı saniyede 300bin km gibi çok yüksek bir değerdir - E kadar enerji elde ederiz. Bu E enerjisine maddenin "durgun kütle enerjisi" deriz. Eğer parçacık fiziği ile ilgileniyorsanız, parçacıkları durgun kütle enerjileri cinsinden tanımlamak çok kolayınıza gelir. Bahsettiğimiz şeyler bizim günlük hayatımıza nisbetle son derece küçük yapılar olduğu için kütle vb. özelliklerini aşina olduğumuz birimlerle ifade edemeyiz. Örnek vermek gerekirse bilinen en ağır parçacığın -t kuarkının- kütlesi 3x10^-22 gramdır. Yani bir gramın 10trilyon kere milyarda biri kadardır. Böyle garip sayılar kullanmak yerine fizikçiler parçacıkların kütleleri yerine durgun kütle enerjilerini

Hale Oluşumu

Resim
Tabiat bize özellikle soğuk ve berrak akşamlarda dolunayın etrafında muhteşem bir ışık gösterisi sunar. Pek çok insanın hayran kaldığı, şairlere ilham kaynağı olan, insanların çocuklarına isim olarak verdiği bu güzel doğa olayı haleler acaba nasıl oluşmaktadır? Sadece Ay’ın değil, Güneş’in etrafında da haleler görmek mümkündür. Çünkü halenin oluşmasına sebep olan şey, Ay veya Güneş’in kendisi değil, atmosferimizdeki buz tanecikleridir.  Buz kristalleri, su moleküllerinin özelliği gereği, altıgen şeklinde oluşurlar. Bir toz zerreciğinin etrafında kümelenerek büyüyen su molekülleri altı yönde genişlerler. Sonuçta kar kristallerinde sıkça gözlemlediğimiz gibi çok hoş altıgen şekiller meydana gelir.  Yerden 5-10 km yükseklikte sıcaklık sıfırın altında 80 derecelere kadar düştüğü için atmosferde bolca bulunan su buharının donması ve buz kristallerinin oluşması için çok uygun bir ortam vardır. Her yönde rastgele dağılmış milyarlarca buz kristalinden geçen ay ve güneş ı