Hubble Sabiti ve Evrenin Yaşı
İri cüsseli, bakımlı ve güven
patlaması yaşayan bu adam, galaksilerden gelen ışığı
incelemeye koyuldu. Galaksilerin spektrumlarına baktığında,
onların da yakın yıldızlar gibi büyük oranda Hidrojen, Helyum
gibi temel elementlerden oluştuğunu gördü. Ancak, bu
galaksilerden gelen spektrum çizgilerinde enteresan bir şey
farketti. Her bir elementin tayfına ait çizgiler, hafifçe
kırmızıya doğru kaymıştı. Bunun ne anlama geldiğini Hubble
hemen anladı. Tüm galaksiler birbirlerinden sürekli uzaklaşıyordu.
Gökyüzünde asılı yıldızlardan ibaret değildi artık evren.
Aksine, sürekli büyüyen, genişleyen dev bir balonun içinde
yaşıyorduk.
Işık uzayda ilerleyen bir dalga
olarak düşünüldüğünde, bize doğru yaklaşan cisimlerden gelen
ışığın dalgaboyunda kısalma, bizden uzaklaşan cisimlerin
ışığının dalgaboyunda ise uzama oluşur. Tıpkı yaklaşan
arabanın sesinin incelirken, uzaklaşan arabanın sesinin
kalınlaşması gibi. Biz dalgaboyundaki bu artışı, renklerin
(dalgaboyu en uzun olan) kırmızıya doğru kayması olarak
algılarız. Hubble'ın gözlemlediği de buydu. Bütün
galaksilerden gelen ışığın dalgaboylarında artma keşfetmişti.
Dalgaboylarındaki artış oranı da, galaksilerin bizden ne kadar
uzaklaştığının bir ölçüsü olarak kullanılabilirdi.
Bu keşfin ardından, filmi geri
sararak büyük patlama anını teorik olarak öngörmek astronomlar
için çok uzun sürmedi. Sonsuz zamandır var olduğu düşünülen,
hatta antik çağlardan beri tanrısal özellikler atfedilen uzak
cisimler aniden ezeli mistik varlıklar olmaktan çıkıvermişti.
Artık evrenin bir doğum günü vardı.
Ancak, başlangıcı olan bir evren
fikri, bir çokları için rahatsız ediciydi. Binlerce yıllık
ezeli evren fikrinin gizemli atmosferini kaybetmek istemeyen
kimileri, büyük patlama olayını evrendeki kütle çekiminden
dolayı kendini sürekli tekrar eden bir olay olarak tanımlamakta
sakınca görmediler. Onlara göre, büyük patlamaları büyük
çöküşlerin takip ettiği harmonik bir kozmik devinimin yaşandığı
ezeli bir evrende yaşıyorduk.
Ta ki 1990'lara kadar, harmonik evren
modeli kabul edilebilir teoriler arasında kendine yer buluyordu. Ama
1990'larda yapılan süpernova gözlemleri, evrenin zannedilenin
aksine, genişlemesinin giderek hızlandığını gösterdi. Evrenin
ivmelenerek genişlediğini keşfeden 3 bilim adamı 2011 yılının
Nobel fizik ödülü ile ödüllendirildiler. (Grubun internet
sitesi: http://panisse.lbl.gov/public/)
evrenin hızlanarak genişlemesinden sorumlu enerjiye ise karanlık
enerji adı verildi. Karanlık enerjinin ne olduğuna dair henüz en
ufak bir fikir dahi yoktur. Ancak evrendeki toplam kütle-enerjinin dörtte üçünün karanlık enerji olduğu hesaplanmaktadır.
Uzayın sahip olduğu dinamik
geometriyi insan zihninde canlandırmak son derece güç bir iştir.
3 boyutta yapamasak da, 2 boyutta kısmen anlamak mümkündür.
Galaksileri, sürekli şişen bir balonun üzerindeki noktalar gibi
düşünebiliriz. Bu balonun üzerindeki herhangi iki noktanın
birbirlerinden uzaklaşmakta olduğu görülür. Bizim “evren
balonumuzda” garip olan şey ise, bu şişmenin giderek hızlanması,
her noktanın sonsuz bir yalnızlığa doğru sürükleniyor
olmasıdır.
Hubble, evrenin genişlemesini bir
formül ile modellemişti. Hubble'ın formülüne göre, bir galaksi
Dünya'dan ne kadar uzakta ise, o kadar hızlı uzaklaşıyordu.
V= H . d
V: galaksinin Dünya'dan uzaklaşma
hızı, d: galaksinin Dünya'ya olan uzaklığı, H: Hubble sabiti.
Ancak Hubble'ın hesaplayamadığı
şey, Hubble sabiti olarak adlandırdığı niceliğin değeriydi.
Uzun yıllardır astronomları en çok meşgul eden sorunlardan biri
de bu Hubble sabitinin değerinin ne olduğunun ölçülmesidir. Son
yıllarda artan teknolojik yeterlilikle, son derece güzel ölçümler
yapılabildi. En son geçen sene Hubble sabitinin 67,8 km/s /
megaparsec olarak ölçüldüğü duyuruldu. Bu bize şunu söyler:
Dünya'dan 3 milyon ışık yılı uzaktaki bir galaksi, bizden
saniyede 67,8 km hızla uzaklaşmaktadır. Eğer galaksi bizden 300
milyon ışık yılı uzaktaysa, bizden saniyede 6780 km hızla
uzaklaşmaktadır. Eğer aradaki mesafeyi 3 milyar ışık yılına
çıkarırsak, galaksinin uzaklaşma hızı da saniyede 67.800 km
olacaktır ki, bu hız ışık hızıyla kıyaslanabilecek kadar
yüksek bir değerdir.
Hubble sabitine geri dönecek
olursak... 1 megaparsec, yaklaşık 3 milyon ışık yılıdır ki bu
da kabaca 2,84x1022 km eder. Bu değeri Hubble sabitinde
yerine koyarsak:
H= 2,39x10-22 s-1
gibi bir değer elde ederiz. Hubble sabitinin birimi saniyenin
tersidir. Yani Hubble sabitini ters çevirip yazarsak, birimi zaman
olan bir sayı elde ederiz:
Bu değer, kabaca evrenin yaşını bize vermektedir. Ancak, uzayın ivmelenerek hızlandığı gerçeği, bize Hubble sabitinin aslında sabit olmadığını, zamanla artan bir fonksiyon olduğunu söyler. Sözgelimi, bundan birkaç milyar yıl önce Hubble sabitinin değeri 50 iken, birkaç milyar yıl sonra 100 olacaktır. Ancak yine de Hubble sabiti bize evrenin yaşını yaklaşık olarak öngörmemizde kullanabileceğimiz bir kıstas vermektedir.
T = 1/H =
4,186x1020 saniye = 1,33x1013 yıl = 13,33
milyar yıl.
Bu değer, kabaca evrenin yaşını bize vermektedir. Ancak, uzayın ivmelenerek hızlandığı gerçeği, bize Hubble sabitinin aslında sabit olmadığını, zamanla artan bir fonksiyon olduğunu söyler. Sözgelimi, bundan birkaç milyar yıl önce Hubble sabitinin değeri 50 iken, birkaç milyar yıl sonra 100 olacaktır. Ancak yine de Hubble sabiti bize evrenin yaşını yaklaşık olarak öngörmemizde kullanabileceğimiz bir kıstas vermektedir.
Peki neden yakın uzayda Hubble
sabitinin, evrenin genişlemesinin etkisini gözlemleyemiyoruz.
Mesela, neden güneşin, Jüpiter'in hatta diğer yıldızların
bizden uzaklaştığını göremiyoruz? Samanyolu galaksisinde
güneşimiz yolculuk yaptıkça kimi yıldızlara yaklaşırken,
kimilerinden uzaklaşıyoruz ama bu yaklaşıp uzaklaşma, evrenin
genişlemesinden değil de, güneşin kendi galaksisi içindeki
hareketinden kaynaklanıyor. Eğer evren genişliyorsa samanyolu
galaksisi de, güneş sistemi de genişlemeli değil mi?
Bunun cevabını, Hubble sabitine
tekrar bakarak bulabiliriz. Daha önce dediğimiz gibi Hubble sabiti,
bize 3milyon ışık yılı uzaktaki bir cismin saniyede 67,8 km
uzaklaştığını söyler. Bu ölçeği koruyarak, kıyas
yapabileceğimiz şekilde dönüştürelim. Hubble sabiti, bizden 1
km uzaktaki cismin saniyede 2,4x10-15 milimetre
uzaklaştığını söyler. Yani, Türkiye'nin bir ucundan diğer
ucundaki bir noktaya bakarsanız, evrenin genişlemesiyle o noktanın
sizden her saniye milimetrenin trilyondan biri kadar uzaklaştığını
görürsünüz. Aslında göremezsiniz. Çünkü bu kadar küçük
bir mesafe, atomun çapından bile binlerce kez küçüktür. Yani,
evrenin genişlemesi yakın uzayda o kadar küçük bir etkiye sahip
ki, Türkiye'nin bir ucundan diğer ucuna kadar olan bir mesafenin
bir kaç atom boyu kadar genişlemesi için bir yıl geçmesi
gerekir.
İçinde yaşadığımız evren, hem
inanılmaz dinamik geometrisiyle, içerdiği gizemli karanlık
enerjiler, karanlık maddelerle, uzayı dolduran ve sürekli
birbirleriyle etkileşim halindeki farklı “alanlarıyla” insan
algısını her geçen gün hayrete sevk etmeye devam ediyor.
E. Yazıcı
twitter.com/yazicie
E. Yazıcı
twitter.com/yazicie
evren varlık hiçlik in bileşenedir diyalektik teki gibi
YanıtlaSilPaylaşım için teşekkürler. Bulduğumuz bu değer bizim için ne kadar doğru sonuç veriyo bunun hakkında ne söyleyebiliriz.
YanıtlaSilTeşekkür ederiz
YanıtlaSilMerak edenler için daha detaylı bir hesap tarafımdan yapılmıştır:
YanıtlaSiladsabs.harvard.edu/abs/2013PhyEs..26...49E
Bu hesap sonucunda evrenin yaşı 19.3 milyar yıl bulunmuştur.
Hubble sabiti gittikçe artıyorsa evrenin yaşı 1/H tan dolayı azalıyor gözüküyor burda bir hata olabilir mi ?
YanıtlaSil