Herkes için Kuantum Elektrodinamiği -3
Kuantum ElektroDinamiği
geliştirilen ilk kuantum alan teorisiydi. Adından da anlaşılacağı
üzere, KED, elektroanyetik etkileşimleri tarif eder. Aslında
fizikçiler bütün fiziksel etkileşimleri kuantum
elektrodinamiğinin sahip olduğu netlikte açıklayabilmek isterler.
KED'nin gelişimi bize
kuvvetlerin “parçacıklar arasında kuvvet taşıyıcısı
parçacıkların değiş-tokuşu” ile açıklanabileceğini
gösterdi. Elektromanyetik kuvvetler de elektrik yüklü parçacıklar
arasında sanal fotonların alışverişiyle gerçekleşmektedir.
Sanal kelimesini kullanıyoruz, çünkü yüklü parçacıklar
arasında alıp verilen fotonları her hangi bir şekilde doğrudan
gözlemlemek, algılamak mümkün değildir. Bu sanal fotonların
taşıdığı momentum sonucu iki elektron arasında itme kuvveti
olduğunu gözlemleriz. Gerçekte olan, sanal fotonlar vasıtasıyla
elektronların birbirlerine momentum aktarmasıdır.
Doğadaki temel
kuvvetlerin etkileşim şiddeti “çiftlenim sabiti” denilen bir
kavramla ölçümlenir. Her fiziksel etkileşimin bir çiftlenim
sabiti vardır. KED süreçlerinin çiftlenim sabiti de ince yapı
sabiti olarak adlandırılan sayıdır. Değeri 1/137 gibi oldukça
küçük sayılabilecek bir miktardır. Aslında çiftlenim
sabitlerinin 1'den çok küçük olması, o etkileşimin
modellenmesinde oldukça kolaylık sağlar. Şöyle ki, eğer bir
niceliği çiftlenim sabiti cinsinden bir seriye açarsak (bu fizikte
sık sık başvurulan bir yöntemdir, “kuvvet serileri yöntemi”)
üst mertebeli terimleri ihmal etmek kolaylaşır. Bir önceki yazıda
bahsedilen pertürbasyon teorisi tam da böyle bir metottur.
Kuantizasyon:
Elektromanyetik alanı
kuantize edince elektromanyetizmanın kuantum alan teorisi olan
kuantum elektrodinamiğini elde ettiğimizden daha önce de
bahsetmiştik. Kuantizasyon demek, sürekliliğe sahip olarak bilinen
bir kavramı kesikli hale getirmek demektir. Mesela, reel sayılar
kümesinde küçük bir aralık belirten herhangi iki nokta arasında
sonsuz sayıda reel sayı yazabiliriz. 0 ile 1 arasında trilyonlarca
sayı yazmak mümkün. Aralığı 0,0001 ile 0,0002 sayıları
arasında alsak sonuç yine değişmez, yine bu minicik aralığa ait
trilyonlarca sayı yazabiliriz. Ancak doğal sayılar kümesini ele
aldığımızda bu süreklilik ortadan kalkar. 0 ile 10 arasında
sadece 9 sayımız vardır. 0 ile 1 arasında ise hiç doğal sayı
yoktur. İşte reel sayılar kümesi sürekli bir kavramı ifade
ederken, doğal sayılar kümesi kuantize edilmiş bir kavramı
temsil eder. Dijital teknoloji de kuantize edilmiş olgularla
doludur. Yüksek çözünürlüklü bir televizyonun ekranı sınırlı
sayıda pixel içerdiği için kuantizedir.
Doğanın yapısı
bizatihi kuantizedir. Işık foton adlı parçacıklarla kuantize
edilmiştir. Madde atom denilen parçacıklarla, fiziksel itme-çekme
kuvvetleri bile bozon denilen parçacıklarla kuantize edilmiştir.
Kuantum alan teorisi de bu ilkeye dayanır. Uzayı doldurduğunu
düşündüğümüz alanların kuantize edilerek parçacıklarla
temsil edilmesidir. Sürekli bir ortam olduğunu düşündüğümüz
elektromanyetik alan aslında kuantize edilerek, her an yaratılan–yok
edilen fotonlar tarafından yüklü cisimler arasında taşınan bir
etkileşimdir.
Bu etkileşimi anlamak
için güzel bir analoji yapılabilir: patenleri üzerinde duran iki
kişinin birbirlerine bir basket topunu atıp tuttuğunu düşünelim.
Basket topunun her el değiştirmesinde bu iki kişi birbirinden
biraz daha uzaklaşacaktır. Topu atan, topa kazandırdığı hız
(momentum) yüzünden kendini geriye doğru itilmiş hissedecek, topu
tutan da topun hızının etkisiyle geriye doğru gidecektir. Temelde
bu bir momentum alış verişidir. Elektronlar da birbirleri
arasındaki foton alışverişi sebebiyle birbirlerini iterler.
Özetle, elektromanyetik
alan bir foton alanı, elektromanyetik etkileşimin kuvvet taşıyıcı
parçacığı foton, etkileşimin kendisi de bir foton alışverişidir.
Yorumlar
Yorum Gönder